Olesya. Александр Куприн
Читать онлайн книгу.şekilde.
Bu genç kızla yaşlı kadının, hükûmetin adamlarından birilerinin baskısından korkmuş olduklarını tahmin etmem zor olmamıştı. Bu nedenle kendisini sakinleştirmeye başladım hemen.
“Yo, yo! Lütfen, endişelenme hemen öyle. Ben ne başçavuş ne kelem müdürü ne de vergi memuruyum. Yani, ben herhangi bir bürokrat filan değilim.”
“Gerçekten mi? Doğru mu söylüyorsunuz?”
“Sana yemin ederim. Allah’a yemin olsun ki tamamen yabancı birisiyim ben. Buraya birkaç aylığına ziyarete gelmiştim sadece. Sonra da çekip gideceğim. Eğer istemezsen burada olduğumu ve sizinle görüştüğümü kimseye söylemem bile. Bana inanıyor musun?”
Genç kızın yüzü biraz berraklaşmaya başlamıştı.
“Peki. Mademki yalan söylemeyip doğru söylüyorsunuz, söyleyin bakalım buraya bizim hakkımızda bir şeyler duyduğunuz için mi geldiniz yoksa öylesine kendi kendinize mi uğradınız?”
“Şey, aslında ben de bilmiyorum sana nasıl anlatacağımı. Duymasına duydum da… Doğrusunu söylemek gerekirse bir gün buraya, sizi ziyarete gelmeyi planlamıştım. Ancak bugün tamamen tesadüf oldu, kaybolduğum için geldim. Peki, söyle bakayım şimdi. Neden korkuyorsunuz insanlardan? İnsanlar size ne gibi kötülükler yapıyor ki?”
Genç kız, bana şüpheli şüpheli ürkek bir şekilde bakmaya başladı. Ancak vicdanım rahattı. Bu nedenle bu dik bakışlara gözümü kırpmadan sabrediyordum. Bir süre sonra heyecanlı heyecanlı anlatmaya başladı:
“Çok çekiyoruz şu resmî makamlardan… Hani sıradan memurlar neyse de müdürler var ya müdürler… Başçavuş geliyor, alıyor. Emniyet müdürü geliyor, alıyor. Üstelik rüşvet almadan önce kadıncağızı taciz ediyorlar. ‘Seni gidi cadı, seni gidi iblis, seni gidi köle…’ diyorlar. Aah! Aah! Daha neler neler söylüyorlar!”
“Sana dokunmuyorlar, değil mi?” diye çıktı ağzımdan patavatsızca bir soru.
Genç kız, mağrur bir öz güvenle salladı kafasını aşağı yukarı ve kısık gözlerinde pis bir kutlama ışığı çakıverdi…
“Dokunmuyorlar. Bir defasında kadastro memurlarından birisi dokunmaya kalkıştı. Canı okşanmak çekmiş zahir… Öyle bir okşadım ki kendisini, hâlâ unutamıyor nasıl okşadığımı.”
Bu gülünç ve gülünç olduğu kadar kendi çapında gurur verici olan sözlerde öyle vahşi bir özgürlük hissediliyordu ki kendime şöyle düşünmekten alamamıştım: “Hani Palesye Ormanı’nda büyüdüğün her hâlinde belli oluyor. Seninle şaka yapmak bile tehlikeli.”
“Biz dokunmuyoruz ki kimseye!” diye devam etti sözlerine, biraz daha fazlaca güvenerek bana. “Bizim insanlara da ihtiyacımız yok zaten. Sadece yılda bir defa iniyorum şehre, o da sabun ve tuz almak için… Ha bir de büyükanneme çay almak için. Çayı çok seviyor da. Yoksa kimsenin yüzünü görmek bile istemiyoruz.”
“Evet, evet. Gördüğüm kadarıyla insanların yokluğundan şikâyetçi değilsiniz hiç… Peki, daha sonra birkaç dakikalığına yanınıza uğramama izin var mı?”
Genç kız gülmeye başladı. Tuhaf ve hiç beklenmedik şekilde çehresi değişti o güzel yüzünün! Biraz önceki kabalığından eser bile kalmadı. Birden utangaç, daha berrak ve çocuksu hâl aldı.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.