Alınan . Блейк Пирс
Читать онлайн книгу.kendi kendine.
Silahını kılıfına geriye koyup dışarıya yöneldi. Tabii ki April kendi yaşlarında sıska bir çocukla piknik masasında oturuyordu. Müzik, masanın üzerinde duran bir çift hoparlörden geliyordu.
Annesini görür görmez April’ın gözleri panikle açıldı. Elindekini saklamak niyetiyle piknik masasının altına uzattı.
“Boşuna saklamaya çalışma,” dedi Riley masaya doğru yaklaşırken. “Ne yaptığını biliyorum.”
Müziğin sesinin yüksekliğinden kendi sesini zor duyuyordu. Müzikçalara uzanıp kapattı.
“Göründüğü gibi değil anne,” dedi April.
“Tam da göründüğü gibi,” dedi Riley. “Elindekinin hepsini bana ver.”
April gözlerini devirerek, içinde az miktarda esrarın olduğu plastik torbayı annesine uzattı.
Sanki bu her şeyi açıklıyormuş gibi, “İşte olduğunu sanıyordum,” dedi April.
Riley, daha çok kızgınlık mı yoksa hayal kırıklığı mı hissettiğini bilmiyordu. Daha önce April’ı esrar içerken bir kez daha yakalamıştı. Ama aralarındaki durum düzelmeye başlamıştı ve Riley o günlerin geride kaldığını sanıyordu.
Riley delikanlıya baktı.
“Anne, bu Brian,” dedi April. “Okuldan arkadaşım.”
Delikanlı gülümseyerek ve parlak gözlerle Riley’in elini sıkmak için uzandı.
“Tanıştığımıza memnun oldum Ms. Paige,” dedi.
Riley elini uzatmadı.
“Peki burada ne yapıyorsunuz?” diye sordu Riley April’a.
“Burası bizim yaşadığımız yer,” dedi April omuz silkerek.
“Ne demek istediğimi biliyorsun. Babanın evindeymişsin gibi davranıyorsun.”
April yanıt vermedi. Riley saatine baktı. Zamanı azalıyordu. Bu durumu çabuk halletmesi gerekiyordu.
“Bana ne olduğunu söyle,” dedi Riley.
April biraz mahçup görünmeye başlamıştı. Gerçekten de böyle bir durum için hazırlıklı değildi.
“Babamın evinden okula yürüdüm bu sabah,” dedi. “Okulun önünde Brian’la karşılaştım. Bugün okulu asmaya karar verdik. Bir kez okula gitmemem bir problem olmaz değil mi? Zaten durumum gayet iyi. Cuma’ya kadar final sınavı da yok.”
Brian biraz tuhaf, anlamsız bir kahkaha attı.
“Evet, April okulda gerçekten başarılı Ms. Paige,” dedi. “İnanılmaz.”
“Buraya nasıl geldiniz?” diye sordu Riley.
April bakışlarını çevirdi. April’ın kendisine gerçeği söylemekte neden bu kadar isteksiz olduğunu tahmin edebiliyordu Riley.
“Aman Tanrım, siz ikiniz otostop yaptınız değil mi?” dedi.
“Sürücü gerçekten çok kibar ve sessiz biriydi,” dedi April. “Brian hep benim yanımdaydı. Biz güvendeydik.”
Riley sinirlerine ve sesinin tonuna sahip olmaya çalıştı.
“Güvende olduğunuzu nereden biliyorsun? April, yabancıların seni eve bırakma teklifini asla kabul etmemen gerekiyor. Hem nasıl oluyor da korkuyla geçen dün geceden sonra buraya gelmek için bunu yapabiliyorsun? Bu son derece aptalca. Ya Peterson hala buralardaysa?”
April sanki daha iyi biliyormuş gibi gülümsedi.
“Hadi anne. Gereğinden fazla endişeleniyorsun. Diğer ajanlar da böyle söylüyor. Onları bu konu hakkında konuşurlarken duydum. Peterson’un kesinlikle öldüğünü ve senin bunu kabul etmediğini söylediler. O taşları oraya kim koyduysa büyük olasılıkla şaka yapmak için koymuştur dediler.”
Riley köpürmüştü. Bir an o ajanları eline geçirmeyi çok istedi. Kızının duyabileceği biçimde kendisi hakkında ters ve sinir konuşmuşlardı. April’a onların isimlerini sormayı düşündü ama sonra vazgeçti.
“Beni dinle April,” dedi Riley. “Birkaç günlüğüne iş için kasaba dışına çıkmam gerekiyor. Hemen gitmeliyim. Seni babanın evine bırakacağım. Orda kalmanı istiyorum.’’
“Neden seninle gelemiyorum?” diye sordu April.
Riley gençlerin bazı konularda nasıl bu kadar aptal olabildiklerini merak etti.
“Çünkü bu dersi geçmen gerekiyor.’’ dedi. ‘’ Bu dersi geçersin ya da okulda geride kalırsın. İngilizce bir gerekliliktir ve sen onu geçerli bir neden olmadan asacak mısın? Ayrıca ben çalışıyorum. Ben iş başındayken etrafta olman güvenli değil. Bunu şimdiye kadar anlamış olmalıydın.”
April bir şey söylemedi.
“Hadi içeri,” dedi Riley. “Yalnızca birkaç dakikamız var. Bazı eşyalarımı toplamam gerek, tabii senin de. Sonra seni babanın evine bırakacağım.”
Riley, Brian’a dönerek, “Seni de eve götüreceğim.”
“Ben otostop çekebilirim,” dedi Brian.
Riley ona sadece baktı.
“Tamam,” dedi Brian oldukça yılgın. O ve April masadan kalkarak Riley’i evin içine kadar izlediler.
“İkiniz de gidip arabaya binin,” dedi Riley. Çocuklar söz dinleyerek evden çıktılar.
Arka kapıya yeni bir sürgü taktı ve odaları dolaşarak tüm pencerelerin kapalı olup olmadığını kontrol etti.
Kendi yatak odasına giderek seyahat çantasını aldı ve ihtiyacı olan her şeyin içinde olup olmadığını kontrol etti. Ayrılırken sanki çakıl taşları geri gelmiş olabilir endişesiyle heyecanla yatağına baktı. Bir an burada kalıp, kendisiyle alay etmek için çakıl taşlarını oraya koyan katili yakalamaya çalışmak yerine neden başka bir şehire gittiğini düşündü. Ayrıca April’ın bu hatası onun gözünü korkutmuştu. Fredericksburg’ta güvenle kalabileceği konusunda kızına güvenebilir miydi? Önceden böyle düşünebilirdi ama artık şüpheleri vardı.
Yine de durumu değiştirmek için yapabileceği bir şey yoktu. Yeni bir göreve atanmıştı ve gitmesi gerekiyordu. Arabaya gitmek için dışarıya çıkarken, Peterson’dan bir iz var mı diye kalın, koyu ağaçları gözden geçirdi.
Ama bir iz yoktu.
Bölüm 6
Riley, çocukları Fredericksburg’un lüks bir bölgesine doğru götürürken arabanın saatine baktı ve ne kadar az zamanı kaldığını görerek telaşlandı. Hemen Meredith’in sözleri geldi aklına.
Eğer geç kalırsan, bu bize pahalıya mal olacak.
Belki (yalnızca belki) tam zamanında havaalanında olabilirdi. Yalnızca eve uğrayıp birkaç parça eşya almayı planlamıştı ama şimdi olaylar karışmıştı. Meredith’i arayıp ailevi sorunların onu geciktirebileceğini söylemeyi düşündü. Sonra vazgeçti. Patronu her zaman olduğu gibi isteksiz olurdu. Ondan kendisine anlayış göstermesini bekleyemezdi.
Neyse ki Brian’ın ev adresi Ryan’ın evine giden yol üzerindeydi. Arabayı ön bahçeye çekip durdurduğunda, “İçeri gelip ailene olanları anlatmak istiyorum.” dedi.
“Onlar evde değil,” dedi Brian omuz silkerek. “Babam alışverişe gitti. Annem de pek evde durmaz.”
Arabadan indi ve dönüp, “Eve bıraktığınız için teşekkür ederim.” dedi. Brian eve doğru yürürken, Riley, anne ve babasının böyle bir çocuğu