Büyülü Gökyüzü . Морган Райс

Читать онлайн книгу.

Büyülü Gökyüzü  - Морган Райс


Скачать книгу
darbeyi son anda engelledi.

      Thor pes etmemişti. Kılıcını tekrar ve tekrar salladı. Öldürmeye niyetliydi ve her seferinde Andronicus baltasını kaldırıp engelliyordu. İki ordu da derin sessizlikte çarpışmayı izlerken iki silahın da muhteşem çınlaması havayı delip geçiyordu. Her vuruşta etrafa kıvılcımlar saçılıyordu.

      Thor, babasını öldürmek için sahip olduğu tüm becerileri kullanırken haykırıyor ve çığlıklar atıyordu. Bunu yapmak zorundaydı. Kendisi için, Gwendolyn için, bu yaratığın yüzünden acılar çeken tüm o insanlar için bunu yapmak zorundaydı.  Her vuruşla birlikte, Thor, soyunu ve geçmişini silip atmak ve yeni bir başlangıç yapmak istiyordu. Her şeyden çok hem de. Farklı bir baba seçmek istiyordu.

      Andronicus, sadece Thor’un vuruşlarına karşılık vererek savunuyor ama karşı saldırıda bulunmuyordu. Belli ki, oğluna saldırmaktan çekiniyordu.

      “Thorgrin!” dedi Andronicus darbelerin arasında. “Sen benim oğlumsun. Sana zarar vermek istemiyorum. Ben senin babanım. Sen benim hayatımı kurtardın. Senin yaşamanı istiyorum.”

      “Ben senin ölmeni istiyorum!” diye haykırdı Thor.

      Andronicus’un heybetine ve gücüne rağmen Thor, kılıcını tekrar tekrar savuruyor ve onu meydan boyunca geriye doğru sürüklüyordu. Ama Andronicus hala Thor’a karşılık vermiyordu.  Sanki Thor’un tekrar ona geri dönmesini umuyormuş gibiydi.

      Ama bu sefer, Thor bunu yapmayacaktı. Artık Thor kim olduğunu biliyordu.  Nihayet, Andronicus’un sözleri aklından uzaklaşmıştı. Tekrar Andronicus’un merhametine kalacağına ölmeyi tercih ederdi.

      “Thorgrin, buna bir son vermelisin!” diye haykırdı Andronicus. Oldukça vahşi bir darbeyi kafasının üzerinden baltayla engelleyince kıvılcımlar yüzüne gelmişti. “Seni öldürmeme zorlayacaksın beni ve ben bunu yapmak istemiyorum. Sen benim oğlumsun. Seni öldürmek kendimi öldürmek olur.”

      “O zaman öldür kendini!” diye yanıtladı Thor. “Ya da ben senin için yaparım bunu!”

      Muhteşem bir haykırışla Thor sıçradı ve Andronicus’u iki ayağıyla göğsünden tekmeleyerek tökezlemesine sebep oldu ve Andronicus sırtının üstüne düştü.

      Andronicus, olabilecek şeylerden dolayı sersemlemiş gibi bakıyordu.

      Thor onun üzerinde durdu ve işini bitirmek için kılıcını kaldırdı.

      “Hayır!” diye bir ses duyuldu. Korkunç bir sesti. Sanki cehennemin derinliklerinden geliyor gibiydi. Thor etrafa bakındığında meydana doğru giren bir adamı gördü. Uzun kırmızı bir cübbe giyiyordu, yüzünü kapüşonu kapatıyordu ve boğazından bu dünyaya ait olmadığını gösteren bir hırıltı çıkıyordu.

      Rafi.

      Bir şekilde Rafi, Argon’la olan savaşından sağ çıkabilmişti. Şimdi kollarını iki yana açmış bir şekilde orada duruyordu. Kollarını kaldırınca cübbesinin kolları düştü. Hiç güneş görmemiş gibi duran soluk ve kabarcıklı cildi ortaya çıkmıştı. Boğazının arkasından hırlama gibi berbat bir ses çıkarıyordu ve ağzını genişçe açmasıyla bu ses havayı doldurana kadar büyümeye devam etti. Sesin çıkardığı düşük tını, Thor’un kulaklarını titretiyor ve acıtıyordu.

      Dünya sallanmaya başladı. Thor tüm zemin sallanırken dengesini kaybediyordu. Rafi’nin elerini takip etti ve asla unutamayacağı bir şey gördü önünde.

      Dünya ikiye yarılmaya başladı. Büyük bir yarık açılıyor ve sürekli olarak genişliyordu. Bu yarık genişlerken, iki tarafın askerleri de düşüyor, yuvarlanıyor ve büyümeye devam eden yarığın içine doğru savrulurken çığlıklar atıyorlardı.

      Dünyanın altından turuncu bir kızıllık yükselmeye başladı. Buhar ve sis yükseldikçe korkunç ıslığı andıran bir ses yükseldi.

      Yarıktan çıkan ve dünyayı tutan bir el belirdi. Bu el siyah, pütürlü, biçimsizdi ve kendini yukarı doğru çekerken Thor korkunç bir yaratığın dünyadan çıktığını görmesiyle dehşete düştü. İnsan görünümündeydi, ama büyük parlak kırmızı gözleriyle ve uzun kırmızı dişleriyle tamamen simsiyah bir şeydi. Uzun, siyah bir kuyruğu vardı arkasında. Bedeni pürüzlüydü ve bir ceset gibi görünüyordu.

      Kafasını arkaya doğru yasladı ve tıpkı Rafi’ninki gibi korkunç bir kükreme duyuldu. Sanki cehennemin derinliklerden çağrılmış yaşayan ölü bir yaratığa benziyordu.

      Bu yaratığın ardından aniden bir başkası geldi. Sonra bir başkası daha.

      Bu yaratıkların binlercesi kendilerini cehennemin içinde kendilerini yüzeye çıkarıyorlardı. Yaşayan ölü ordusuydu. Rafi’nin ordusu.

      Yavaş bir şekilde Rafi’nin yanına geldiler. Thorgrin ve diğerlerine karşı duruyorlardı.

      Thor, bu kendisine karşı duran orduya şok içinde bakıyordu. Kılıcını hala yukarıda tutmuş bir şekilde orada öylece dururken, Andronicus aniden altından kalkıp kendi ordusuna katıldı. Belli ki Thorgrin’e karşı koymak istemiyordu.

      Aniden, binlerce yaratık Thor’a doğru koşmaya başladı. Meydanı istila ederek, Thor’u ve insanlarını öldürmeye geliyorlardı.

      Thor bir an durdu ve ilk yaratık ona saldırınca kılıcını kaldırdı. Öfkeyle pençelerini uzatıyordu. Thor yana adım attı, kılıcı salladı ve kafasını kopardı. Kafası zemine düştü ve hareket etmiyordu. Thor da kendini bir sonraki için hazırladı.

      Bu yaratıklar güçlü ve hızlıydı. Ama teke tekte, Thor ya da Ring’in yetenekli savaşçılarına karşı duramazlardı. Thor onlarla ustaca savaştı. Sağlı sollu öldürüyordu hepsini. Ama asıl soru, tek seferde kaç tanesiyle savaşabilirdi? Etrafındaki insanlar gibi binlercesi tarafından tüm yönlerden istila edilmişti.

      Thor, Erec, Kendrick, Srog ve diğerlerinin yanına geldi. Hepsi de yan yana savaşıyor, kılıçlarını sağlı sollu sallarken ve aynı anda iki ya da üç tane yaratığı alt ederken birbirlerinin arkalarını kolluyorlardı. Bir tanesi araya kayarak Thor’un kolundan tutup tırmaladı. Thor’un elinden kan akıyordu ve acı içinde haykırırken kılıcını sallayıp tam kalbinden vurarak öldürdü. Thor üstün bir savaşçıydı, ama kolu çoktan acıyla titremeye başlamıştı. Bu yaratıkların işini bitirmek ne kadar sürer bilemiyordu.

      Aklındaki ilk ve en önemli şey ise Gwendolyn’i güvende tutmaktı.

      “Onu arka tarafa getirin!” diye bağırdı Thor. Bir yaratıkla savaşmakta olan Steffen’ı kolundan tutup Gwen’i gösterdi. “ŞİMDİ!”

      Steffen, Gwen’i aldı ve ordunun arkasına doğru götürdü. Onu yaratıklardan uzaklaştırmaya çalışıyordu.

      “HAYIR!” diye itiraz ediyordu Gwen. “Burada seninle olmak istiyorum!”

      Ama Steffen görevine itaat ederek onu savaşın arka kanadına doğru sürükledi.  Orada kahramanca durup yaratıklara karşı savaşan binlerce MacGil ve Gümüş'ün arkasında koruyordu onu. Thor onun güvende olduğunu görünce rahatladı ve yaşayan ölülerle olan savaşına geri döndü.

      Thor, kılıcının yanında ruhuyla da savaşabilmek için Druid gücünü çağırmaya çalıştı. Ama bir sebepten dolayı yapamadı. Andronicus’la olan savaşından, Rafi’nin zihin kontrolünden dolayı çok yorgundu ve gücünün iyileşmesi için daha fazla zamana ihtiyacı vardı. Normal silahlarla savaşmak zorundaydı.

      Alistair ileriye, Thor’un yanına geldi ve avucunu kaldırarak yaşayan ölü ordusuna yöneltti. Bir ışık topu fışkırdı ve tek seferde birkaç yaratığı öldürdü.

      Tekrar


Скачать книгу