Gülen Polis. Пер Валё

Читать онлайн книгу.

Gülen Polis - Пер Валё


Скачать книгу
Sokaktaki bir adam, o da devriye arabasını durdurdu.

      S: Otobüste kaç kişi vardı?

      C: Sekiz.

      S: Hepsi ölü müydü?

      C: Evet.

      S: Nasıl ölmüşler?

      C: Henüz söylemek için erken.

      S: Ölümlerinin nedeni dış etken mi?

      C: Muhtemelen.

      S: Muhtemelen diyerek ne demek istiyorsunuz?

      C: Tam dediğim şeyi.

      S: Silahlı saldırı izleri var mıydı?

      C: Evet.

      S: O hâlde bu insanların hepsi vurularak öldürülmüştü?

      C: Muhtemelen.

      S: Kısacası gerçekten de bir toplu katliamdan bahsediyoruz?

      C: Evet.

      S: Cinayet silahını buldunuz mu?

      C: Hayır.

      S: Gözaltına alınan var mı?

      C: Hayır.

      S: Özellikle belli bir kişiyi işaret eden izler ya da ipuçları var mı?

      C: Hayır.

      S: Cinayetlerin hepsi tek ve aynı kişi tarafından mı işlenmiş?

      C: Bilmiyoruz.

      S: Bu sekiz kişiyi öldüren birden fazla kişi olduğunu gösteren bir bulgu var mıydı?

      C: Hayır.

      S: Bir kişi otobüste nasıl sekiz kişiyi öldürebilir ve kimsenin karşı koymaya fırsatı olmaz?

      C: Bilmiyoruz.

      S: Otobüsün içindeki birisi mi ateş açmış, yoksa dışarıdan mı gelmişler?

      C: Dışarıdan gelmemişler.

      S: Nereden biliyorsunuz?

      C: Otobüsün camları içeriden açılan ateşle kırılmış.

      S: Katil ne tür bir silah kullanmış?

      C: Bilmiyoruz.

      S: Elbette bir makineli ya da hafif makineli tabanca değil mi?

      C: Yorum yok.

      S: Cinayetler işlendiğinde otobüs hareket hâlinde miymiş, duruyor muymuş?

      C: Bilmiyoruz.

      S: Otobüsün bulunduğu pozisyona bakılırsa, silahlı saldırının hareket hâlindeyken gerçekleştiği ve otobüsün kaldırıma çıktığı anlaşılmıyor mu?

      C: Evet.

      S: Polis köpekleri herhangi bir koku aldı mı?

      C: Yağmur yağıyordu.

      S: Çift katlı otobüstü, değil mi?

      C: Evet.

      S: Cesetler nerede bulundu? Üst katta mı, alt katta mı?

      C: Alt katta.

      S: Sekizi birden?

      C: Evet.

      S: Kurbanların kimliği tespit edildi mi?

      C: Hayır.

      S: Kimliği tespit edilen var mı?

      C: Evet.

      S: Kim? Sürücü mü?

      C: Hayır. Bir polis.

      S: Bir polis mi? Adını öğrenebilir miyiz?

      C: Evet. Komiser Yardımcısı Åke Stenström.

      S: Stenström? Cinayet masasından mı?

      C: Evet.

      İki gazeteci kapıya doğru itişti ama Gunvald Larsson tekrar elini kaldırdı.

      “Girip çıkmak yok, sakıncası yoksa,” dedi. “Başka sorusu olan?”

      S: Memur Stenström otobüsteki yolculardan biri miydi?

      C: Otobüsü kullanmıyordu.

      S: Sizce şans eseri mi oradaydı?

      C: Bilmiyoruz.

      S: Sizin şahsi fikrinizi sorduk. Kurbanlardan birisinin cinayet bürosundan olması sizce tamamen tesadüf müydü?

      C: Buraya şahsi fikirlerimi vermeye gelmedim.

      S: Stenström olay meydana geldiğinde özel bir soruşturma üstünde mi çalışıyordu?

      C: Bilmiyoruz.

      S: Dün gece görevde miydi?

      C: Hayır.

      S: Görevde değildi o zaman?

      C: Evet.

      S: Demek ki tesadüfen oradaydı. Başka kurbanların isimlerini verebilir misiniz?

      C: Hayır.

      S: İsveç’te ilk kez toplu katliam oluyor. Öte yandan, yurt dışında son yıllarda birçok benzer vaka yaşandı. Sizce bu manyakça eylem, örneğin Amerika’da olanlardan esinlenilmiş olamaz mı?

      C: Bilmiyoruz.

      S: Polis, cinayeti işleyen kişinin sansasyon yaratarak ilgi çekmek isteyen bir manyak olduğu görüşünde mi?

      C: Bu bir teori.

      S: Evet ama sorumun cevabı bu değil. Polisler bu teori üstünde çalışıyor mu?

      C: Tüm ipuçları ve görüşleri değerlendiriyoruz.

      S: Kurbanların kaçı kadın?

      C: İki.

      S: Yani altısı erkek?

      C: Evet.

      S: Otobüs şoförü ve polis memuru Stenström de dahil?

      C: Evet.

      S: Bir dakika şimdi. Bize otobüsteki insanlardan birinin hayatta kaldığını ve polisin alanı kordonla çevirmesinden önce ambulansa konup götürüldüğünü söylediler.

      C: Yani?

      S: Bu doğru mu?

      C: Sıradaki soru.

      S: Anlaşılan olay yerine varan ilk polislerden biri sizmişsiniz?

      C: Evet.

      S: Oraya saat kaçta vardınız?

      C: On bir yirmi beşte.

      S: Otobüsün içi o sırada neye benziyordu?

      C: Sizce?

      S: Ömrünüzde gördüğünüz en iğrenç manzara olduğunu söyleyebilir misiniz?

      Gunvald Larsson bu soruyu soran kişiye boş boş baktı, yuvarlak tel çerçeveli gözlüklü, salaş, kızıl bıyıklı ve gençten bir çocuktu. Nihayet cevap verdi, “Hayır, söyleyemem.”

      Cevap bir şaşkınlığa sebep oldu. Kadın gazetecilerden biri kaşlarını çattı ve inanamayarak, safça, “Ne demek istiyorsunuz?” diye sordu.

      “Aynen söylediğimi.”

      Gunvald Larsson, polis teşkilatına katılmadan önce orduda denizciydi. 1943 yılının Ağustos ayında bir mayına çarpıp denizin dibinde üç ay durduktan sonra kurtarılmış Ulven adlı denizaltıyı enine boyuna inceleyenlerden biriydi. Ölen otuz üç kişiden çoğu sınıf arkadaşıydı. Savaştan sonra görevlerinden biri de Ränneslätt adlı kamptan Baltık müttefiklerini çıkarmaktı. Aynı zamanda Alman esir kampından ülkesine iade edilen binlerce kurbanın ülkeye gelişini de görmüştü. Bunların çoğu kadındı ve pek çoğu hayatta değildi.

      Ne var ki karşısında toplanmış genç insanlara bunları açıklamak istemeyerek soruyu geçiştirdi ve “Başka


Скачать книгу