Kadınlar Alayı - Üç Perdelik Bir Oyun. Джек Лондон
Читать онлайн книгу.senin kulübene hep gelir. Sen Vanderlip’in kızağına binersin. Biliyorum. Belki Vanderlip’i seversin.”
BAYAN EPPINGWELL: “Anlamıyorsun Charley. Bay Vanderlip’e iyi davranmak için sebeplerim var.”
SITKA CHARLEY: (Şüpheci bir tavırla) “Hımm.”
BAYAN EPPINGWELL: “Ayrıca Charley, Bay Vanderlip’in o… O kadınla bu gece gittiğini bana söylediğini kimse bilmemeli.”
SITKA CHARLEY: (Sözlerini tartar.) “Belki Freda’ya söylerim.”
BAYAN EPPINGWELL: (Öfkeyle ayağını yere vurur.) “Aptal olma Charley. Dünya üzerinde bunu bilmesi gereken son kişi o. Tabii ki ona söylemeyeceksin. Kimseye söyleme.” (Sitka Charley tereddüt eder.) “Kimseye söylemeyeceğine bana söz ver. Yiyecek ve battaniyenin hatırına bana söz ver.”
SITKA CHARLEY: (Gönülsüzce) “Tamam, söylemem.”
BAYAN EPPINGWELL: “Freda’nın dansçı olduğunu söylüyorlar. Onu dans ederken gördün mü hiç?”
SITKA CHARLEY: (Yüzünde memnun bir ifade ile kafasını sallar.) “Gördüm onu. Güzel dans. Juneau’da dans, iki sene önce ilk kez gördüm. Treadwell Madeni o gün çalışmaz. Çalışacak adam yok. Tüm erkekler Freda dansını görmek için gelir. Freda çok para kazanır. Hımm benle konuşur. Hımm der ki, ‘Charley ben Yukon ülkesine giderim. Benim köpekleri sürersin, Ne kadar?’ O zaman Freda benle Long Trail’den geçer.”
BAYAN EPPINGWELL: “Çok sayıda adamın onu sevdiğini söylüyorlar.”
SITKA CHARLEY: (Kafasını kuvvetle sallar.) “Hımm, öyle. Ben de onu severim, çok severim.”
BAYAN EPPINGWELL: (Hoşgörüyle gülümser.) “Onları aptal ettiğini de söylüyorlar.”
SITKA CHARLEY: “Öyle. Aptallar. Erkekler baloncuk gibi. Freda onlarla oynuyor ve paramparça ediyor. Öylece. Herkes diyor bunu.”
BAYAN EPPINGWELL: “Peki dış görünüşü nasıl bu kadının?”
SITKA CHARLEY: “Sen onu görmedin?”
BAYAN EPPINGWELL: “Hayır. Nasıl biri?” (Freda sağdan girer.)
SITKA CHARLEY: (Freda’ya bakar.) “Orada şimdi.”
BAYAN EPPINGWELL: (Anlayamaz.) “Ne?”
SITKA CHARLEY: (Kafasını Freda’ya doğru sallar.) “Hımm. Freda orada.”
Bayan Eppingwell bakmak için istemsizce döner. Freda girişte durur. Kalabalığı görünce geri çekilir gibi yapsa da sonra yüzünü ve vücudunu sertleştirir. Sonra da mokasenlerindeki karı temizlemeye başlar. Dükkânda sessizlik hâkimdir. Sonra sobanın etrafındaki madenciler arasında bir huzursuzluk baş gösterdi. Adamlar birbirlerinin omuzları üzerinde Freda’ya bakabilmek için kafalarını doğrulttular. Tezgâhtarlar ona bakar. Herkes ona bakar.
Bayan McFee burnunu birkaç derece kaldırır ve oldukça şiddetli bir ahlaki öfkeyi açıkça ilan eder, Bayan Eppingwell’e doğru yürür.
BAYAN McFEE: (Bayan Eppingwell’e hitap eder ancak bakışları Freda’nın üzerindedir.) “Benim düşünceme göre nezih insanların gitmesinin tam sırası.” (Sitka Charley öfkeyle Bayan McFee’ye bakar.)
BAYAN EPPINGWELL: (Alçak sesle) “Hişş. Burası kamuya ait bir yer. Senin ve benim kadar onun da burada olmaya hakkı var. Zavallı kadına hakaret etme.”
BAYAN McFEE: (Homurdanarak) “Benim düşünceme göre hakaret diğer taraftan gerçekleşiyor. Gelin Bayan Eppingwell, gitmemiz lazım. Hava bile kirlendi.”
BAYAN EPPINGWELL: (Rica edercesine) “Lütfen kendinize hâkim olun Bayan McFee. Olay çıkarmayın.”
BAYAN McFEE: (Sesini yükselterek) “Kendime hâkim olmayacağım. Şimdi gelmenin münasip olduğunu düşünmüyorsanız da sizi beklemeyeceğim. Aşüfte kadın!”
Burnu havada Bayan McFee, sağ taraftan çıkışa yönelir. Freda karları temizlemeyi henüz bitirip ayağa kalkmıştır. Bayan McFee, yanından geçip kapıdan çıkarken yüksek sesle burun kıvırır ve eteğini çekiştirir. Dudaklarını sıksa da Freda hareket etmez. Bayan McFee çıkar. Freda küçük süpürgeyi asmaya çalışsa da elleri titrer, kancayı kaçırır ve süpürge yere düşer. Süpürgeyi yerden alır ve düzgünce asar. Sonra döner ve doğruca arka tarafa, tezgâha doğru yürür. Burada kendisini tezgâhtar beklemektedir.
SITKA CHARLEY (Bayan McFee’ye öfkeyle bakar.) “Bu kadın Freda’yı sevmez. Peki neden?”
BAYAN EPPINGWELL: (Kibarca konuşur. “Hiçbir kadın Freda’yı sevmez.”
SITKA CHARLEY: (Afallar, yavaşça) “Sen Freda’yı sevmezsin?”
BAYAN EPPINGWELL: (Öncekinden daha kibarca) “Hayır Charley, ben Freda’dan hoşlanmıyorum.”
SITKA CHARLEY: (Öfkelenir.) “Freda’dan neden hoşlanmazsın?”
BAYAN EPPINGWELL: “Açıklayamam. Anlayamazsın.”
SITKA CHARLEY: (Daha da öfkelenir.) “Ben Sitka Charley. Ben anlarım. Freda’dan neden hoşlanmazsın?” (Kaptan Eppingwell sağ taraftan giriş yapar.)
BAYAN EPPINGWELL: (Kaptan Eppingwell’i görür.) “Kaptan Eppingwell de geldi şimdi.”
Kaptan Eppingwell mokasenlerini çabucak temizleyip derhâl Bayan Eppingwell’in yanına gider. Hâlâ öfkeli olan Sitka Charley sobanın etrafındakilere katılır.
KAPTAN EPPINGWELL: “Her zamanki gibi erkencisin Maud.”
BAYAN EPPINGWELL: “Hayır, tam zamanında geldim. Geciken sensin.”
KAPTAN EPPINGWELL: “Mümkün değil!” (Saatine bakar ve zafer kazanmışçasına gülümser.) “Biliyordum. Saniyesi saniyesine geldim.”
BAYAN EPPINGWELL: (Gülümser.) “Dawson saatine göre değil.”
KAPTAN EPPINGWELL: “Ah! Tabii ya. Saatimi değiştirmedim. Hâlâ güneş saatine göre hareket ediyorum. Özür dilerim.”
BAYAN EPPINGWELL: (Gülümser.) “Seni affediyorum. Bu ilk kez oldu ama bunu gerçekten aleyhine sayamam.”
KAPTAN EPPINGWELL: (Yüzüne yakından bakarak) “Ne oldu?”
BAYAN EPPINGWELL: “Archie, sen bildiğim en tatlı adamsın. Tabii ki bir sorun vardı ve sen bana bakar bakmaz anladım. Yenildim.”
KAPTAN EPPINGWELL: “Her zaman muzaffer olan yenildi mi! İmkânı yok. Buna inanmam.”
BAYAN EPPINGWELL “Ben her zamanki gibiyim. Burada Floyd Vanderlip’i şu şirret kadının etkisinden kurtarmaya çalışıyorum. Onu çaya ve yemeğe davet ettim ve zamanımı cömertçe harcadım ve Flossie de henüz burada değil. Bu gece Freda Moloof ile kaçacak. Her şey hazırlanmış.”
KAPTAN EPPINGWELL: “Ama, ama… Dur bir dakika. Aydınlat beni, çok iyi takip edemedim. Flossie de kim? Peki bu Vanderlip denilen adam, her kimse, istiyorsa neden kaçamıyor?”
BAYAN