Cengiz Han'ı Aramak. Анонимный автор
Читать онлайн книгу.gönderdiği Tarhutai-kiriltuh onlara haber göndererek Timuçin’i istediklerini diğerlerinin gereği olmadığını söyler. Bunun üzerine aile Timuçin’i bir ata bindirerek onun ormana doğru kaçmasını sağlarlar. Timuçin ormana girer ve gözden kaybolur. Tayciutlar onu takibe başlarlar, ancak ormana girmeye cesaret edemezler. Ormanı uzun süre kuşatırlar. Timuçin ormanda dokuz gece kaldıktan sonra epey acıkır ve ormandan çıkmaya karar verir. Tam ormandan çıkarken pusu kurmuş bekleyen Tayciutlar onu yakalarlar ve alıp götürürler. Onu köylerinde her gece bir evde kalmak şartıyla esir ederler. Tayciutların Onon nehri sahilinde özel bir günde toplantı yapmalarından yararlanarak teslim edildiği kişinin elinden boynuna takılan tahtadan yapılmış halka ile birlikte kaçarak görünmemek için nehre girer sırtüstü yatarak ancak yüzü dışarda kalacak şekilde nehirde kendini saklamayı başarır. Timuçin’in elinden kurtulduğu adamın bağırması üzerine Tayciutlar toplanarak Timuçin’i aramaya başlarlar. Ormana bakarlar, ancak onu bulamazlar. Irmak üzerinde yattığını Sulduzlardan Sorhan-şira19 fark eder ancak kimseye söylemez. Sorhan-şira herkes çekildikten sonra anasının evine gitmesini tavsiye eder. Ancak Timuçin yakalanacağını düşünerek anasının evine gitmez daha önce de kaldığı ve çocukları kendisine karşı iyi davrandığı için Sorhan-şira’nın evine gitmeye karar verir. Sorhan-şira’nın evini bulmak için düşündüğünde evde sabaha kadar yağ yapıldığını tokmak sesi geldiğini aklına getirir ve bu şekilde Sorhan-şira’nın evini bulur. Sorhan-şira bu duruma kızar ve “Ben sana ananın evine git demedim mi? Niçin buraya gelin? diye sitemde bulunur. Fakat çocukları Çimbay ve Çilao’nun Timuçin’in boynundaki tahtadan yapılmış halkayı çıkarıp ateşe atmaları ve onu yün arabasına saklamaları üzerine evlerinde kalmasına razı olur. Üçüncü gün Tayciutlar bunu mutlaka birisi saklamıştır diyerek tekrar aramaya başlarlar. Sorhan-şira’nın evine de gelirler, her tarafı ararlar tam arabayı arayacakları sırada Sorhan-şira “Bu sıcakta yünlerin içinde kim barınabilir?” deyince arabayı aramaktan vazgeçerler. Tayciutlar gittikten sonra Sorhan-şira Timuçin’e at ve bazı gerekli eşyalar vererek onu anasının evine gönderir. Timuçin Onon nehri mecrasına yürüyerek Kimurha nehri civarında bulunan akrabalarına rastlar. Onlarla birlikte göç ederek Burhan-haldun eteğindeki Gurelgu dağı arasında, Sanggur nehri civarında bulunan Hara-cirugen yakınındaki Koko-na’ur etrafında yerleşirler ve dağ sıçanı ile tarla sıçanı yiyerek yaşarlar. (Temir, 1986: 30-34)
Yakın arkadaşı Boorçu ile tanışmaları da Timuçin’in atlarının çalınması üzerine olur. Timuçin çalınan atlarını ararken yolda Boorçu’ya rastlar. Boorçu atlarını bulmada Timuçin’e yardım eder. Böylece dostlukları başlar. Babasının dostu Kereytlerin Hanı Ong Han’a giderek kayınvalidesinin kendisine hediye ettiği kürkü hediye edip onun desteğini almaya çalışır. (Temir, 1986: 37)
Yesügey Ba’atur yıllar önce Ho’elun-ucin’i Merkitlerin elinden alıp kaçırmıştı. Merkitler bunu unutmamış intikam ateşi ile yanıp tutuşuyordu. Timuçin’in kabilesine saldırı düzenleyerek intikam almak isterler. Timuçin’in eşi Börte ucin bir araba içinde saklanır. Yolda bu arabayı Merkitler durdururlar. İçinde ne olduğunu sorarlar. Yün var deyince inanmazlar ve arabayı arattıklarında arabada bir kadının olduğu ortaya çıkar. Bu Börte-ucin’dir. Böylelikle Merkitler intikamlarını aldıklarını düşünürler ve Börte-ucin’i kendi kabilelerine götürürler. (Temir, 1986: 39-40)
Timuçin’in Moğol Kabilelerini Hâkimiyet Altına Alması ve Han İlan Edilmesi
Timuçin Börte-ucin’in kaçırılması üzerine Merkitlerin hükümdarı To’oril-onghan’a giderek ondan yardım ister. Camuha’ya da haber göndermesini birlikte Merkitlere karşı hareket etmelerini isterler. Temuçin kardeşlerini Camuha’ya gönderir. Birlikte Merkitlere karşı sefer yapmak istediklerini iletir. Camuha bu isteğe olumlu karşılık verir ve “Botohan-bo’orcid’de bir araya gelelim” der. Ayil-harahana çevresine geldiklerinde üç ordu birleşir. Camuha ise üç gün önce buraya gelmiştir. Merkitler Selenge nehri boyunca kaçarlar Timuçin ve beraberindekiler de onları takip eder. Timuçin bir yandan da Börte’yi aramaktadır. Börte Börte! diye bağırırken kaçan kabilelerin içinde bulunan Börte, Timuçin’in sesini tanır ve koşarak yanına gelir. Börte’yi bulduğu için Timuçin To’oril (Tuğrul) ve Camuha’ya teşekkür eder ve Merkitleri takipten vazgeçer. Merkitlere karşı kendisi ile birlikte olan Camuha ile Timuçin’in dostlukları daha eskilere dayanıyordu. Onlar Timuçin dokuz yaşında iken dost olmuşlar, birbirlerine hediyeler vererek bu dostluğu sağlamlaştırmışlardı. Timuçin kabilesinin yerleştiği yere dönerken yolda birçok Moğol kabilesi Timuçin’e katılır (Temir, 1986: 50-55)20. Bu kabilelerin Timuçin’e katılmaları üzerine Altan, Huçar ve Saça-beki aralarında konuşup Timuçin’e kendisini han yapmak istediklerini söylerler. Timuçin için ant içerek onu han (Cengiz21 Kağan) ilan ederler.
Cengiz han olunca yakınındaki Ogolai-cerbi, Haci’un-tohura’un’a ve iki kardeş olan Cetai ile Doljolhu’ya okluk taşıma hakkı, Onggur, Suyiketu-cerbi ve Hada’an–daldurhan’a aşçılık, Degayi’ye çobanlık, kardeşi Çuçugur’a çadır arabalarına bakma, Dadai-çerbi’ye evdeki hizmetçilere nezaret görevi verdi. Hubilai, Cilgutai, Harhai-tohura’un, ve Hasar kılıç kuşandılar. Belgutai ile Haraldai-tohura’un’a seyislik, Taici’ut’lardan Hutu, Morici ve Mulhalhu’yu at sürülerine bakmakla görevlendirir. Arhai-hasar ile Talıai, Sukegai ve Ca’urhan’a “Okum olunuz” diyerek yani elçilik veya haberci görevi verir. Boorçu ve Celme’yi ise yardımcısı yapar, diğer görevlendirdiklerinin başına yönetici tayin eder. Cengiz Han’ın han ilan edildiğini To’oril’e bildirirler. To’oril Cengiz’in han seçilmesini doğru bulur. (Temir, 1986: 56-60) Böylece ilk Moğol teşkilatı yukarıda adı geçen boy ve kişilerden teşekkül eder.
Merkit zaferi ve Moğol kabilelerinden bir kısmının kendisine katılması Cengiz Han’ı cesaretlendirir. Dostu Camuha ile iktidarı paylaşmak istemez ve ona karşı iktidar mücadelesine girer. Altan ve Huçar’ın Cengiz’e katılmaları da Camuha tarafından hoş karşılanmaz. Camuha’nın küçük kardeşi Taiçar, Çoçi-darmala’nın at sürüsünü çalar, Çoçi-darmala Taiçar’ı takip eder ve arkasından vurarak onu öldürür. Bunun üzerine “Kardeşimiz öldürüldü” diye Cengiz Han’a savaş açarlar. İkireslerden iki kişi gelerek durumu Cengiz Han’a bildirir. Haberi alınca Cengiz Han da Camuha’ya karşı harekete geçer. Dalan-balcut denilen yerde karşılaşırlar. Cengiz Han, Cerene Geçidi’ne çekilmeye mecbur kalır. Camuha Cinos prenslerini yetmiş kazanda kaynatarak Ne’udai ve Caha’an-uva’nın da kafalarını kestirerek öldürtür (Temir, 1986: 62). Bunun üzerine bazı Moğol kabileleri ve reisleri Camuha’yı terk edip Cengiz Han’a katılırlar. Bu arada içki sırasında hiyerarşinin yanlış uygulandığını ileri sürerek Cengiz Han’ın kabilesi ile Curkinler arasında kavga çıkar. Birbirlerine ağaç dallarıyla saldırırlar. Ancak daha sonra aralarında anlaşarak barışırlar. Bunlar olurken bir haber gelir. Tatarların Ulca nehri mecrasında olduğu ile ilgilidir bu haber. Cengiz Han: “Tatar halkı eskiden beri bizim atalarımızı ve babalarımızı öldürerek bize düşman kesilmiştir” diyerek bu durumu onlara saldırmak için bir fırsat olarak görür ve hemen To’oril Han’a haber gönderir. To’oril Han bu çağrıya olumlu cevap verir. Birlikte Tatarlara karşı hücum etmeye karar verirler. Ulca boyunda Cengiz ve To’oril Han’ın görüş sahasına girmiş olan Tatarlara saldırarak onları hezimete uğratırlar ve liderlerini öldürürler. Ongging-cingsiang, Cengiz Han ile To’oril Han’ın Megucin-se’oltu’yu öldürdüklerini duyunca çok sevinir ve Cengiz Han’a Ca’uthuri unvanını verir, Kereyit hanı To’oril’e de Onga unvanını verir. Ongging-cingsiang tarafından verilmiş olan Onghan tabiri işte bu zamandan kalmadır. (Temir, 1986: 62-64) Cengiz
19
Altan Tobçi’de Torkan-şira (Gülensoy, 1974: 627)
20
Timuçin’e Celayir, Tohura, Tarhud, Çangşi’ut, Baya’ud, Barulas, Manghud, Arulad, Uriyanghan, Besud, Suldus, Honghotan, Olhuno’ud, Horolas, Dörben, İkires, Noyakin, Oronor, Baa’rin, Geniges, Cadaran, Curkin, kabilelerine mensup kişiler katıldılar.
21
Cengiz veya Çingiz adı hakkında ilk çalışmalardan birini Osman Turan yapmıştır. (Turan, 1941: 267-276)