Antikacı Dükkânı. Чарльз Диккенс

Читать онлайн книгу.

Antikacı Dükkânı - Чарльз Диккенс


Скачать книгу
en iyi sen biliyorsun, Sophy.

      Richard Swiveller’i zamanında harekete geçirmek için iki kardeş arasında düzenlenmiş bir danışıklı dövüştü bu; pek de insancıl niyetlerle hazırlanmıştı ama etkiden yana başarılı olmadı; çünkü vaktinden önce edepsizleşip huysuzlaşan genç hanımlardan biri olan Jane rolüne öyle gereksiz bir önem vermişti ki Swiveller öfkeyle geri çekildi. Dans arkadaşını Alick Cheggs’e bırakırken ona öfkeyle baktı, öteki de buna azametle aynı şekilde karşılık verdi.

      Alick Cheggs, Swiveller’i bir köşeye kıstırarak:

      – Bana bir şey mi dediniz, efendim? diye sordu. Bizden şüphelenmemeleri için gülümsemek lütfunda bulunun, beyim… Bana bir şey mi dediniz, efendim?

      Swiveller, aşağılayıcı bir gülümsemeyle, Cheggs’in ayaklarına baktı, sonra gözlerini ayak bileğine kaldırdı, oradan baldırına, baldırından dizine… Böylece, sağ ayağı hedef tutarak, bele varıncaya kadar gözlerini kaldırmaya devam etti. Belden sonra gözlerini düğmeden düğmeye kaldırarak çeneye vardı, doğruca burnun ortasına geldi. En sonunda gözlerine vardı, o zaman da diklenerek:

      – Hayır, efendim, bir şey demedim, karşılığını verdi.

      Cheggs, omzunun üstünden bakarak:

      – Hınğ… dedi. Bir kere daha gülümsemek lütfunda bulunun, efendim. Belki de benimle konuşmak istemiştiniz, beyim.

      – Hayır, efendim, onu da istemedim.

      Cheggs, sertlenerek:

      – Belki de şimdi bana söyleyecek bir sözünüz yoktur, efendim, dedi.

      Bu sözler üzerine Richard Swiveller gözlerini Alick Cheggs’in yüzünden çekti, burnunun ortasından aşağıya doğru indirerek beline, derken sağ bacağına, yine ayaklarına getirdi, dikkatle inceledi; bunu yaptıktan sonra, öbür yana geçti, öbür bacaktan yukarı çıkmaya başladı; böylece, önce olduğu gibi beline yaklaştı, gözlerine varınca da:

      – Hayır, efendim, yok, dedi.

      Cheggs:

      – Ya, gerçekten öyle mi? dedi. Buna sevindim. Bir diyeceğiniz olursa beni nerede bulacağınızı biliyorsunuz sanırım, efendim.

      – Bilmek istediğim zaman kolayca araştırabilirim, efendim.

      – Daha başka bir şey söylememize ihtiyaç kalmadı sanırım, efendim.

      – Başka bir şey yok, efendim.

      Bu sözlerden sonra, karşılıklı kaşlarını çatarak, bu muazzam konuşmayı bitirdiler. Cheggs elini Sophy’ye vermek için acele etti, Swiveller de pek küskün bir hâlde bir köşeye oturdu.

      Bu köşenin yanı başında da Bn. Wackles ile kızları oturmuşlar, dansı seyrediyorlardı. Bn. Cheggs ara sıra, dans arkadaşı figür yapmakla meşgulken, onların yanına koşuyor, Richard Swiveller’in ruhunu kemirip bitiren bir iki sözcük söyleyiveriyordu. Okulun gündüzlü öğrencilerinden ikisi de birer sandalyeye oturmuşlar, cesaret alabilmek üzere, gözlerini Bn. Wackles ile kızlarına dikmişlerdi. Kızlarla anneleri gülümseyince iskemlede oturan iki küçük kız da aynı şekilde gülümseyerek ilgi toplamaya çalıştılar ama yaşlı kadın bunu hemen fark edip kaşlarını çattı, bir daha böyle bir küstahlık yaparlarsa hep birden evlerine gönderileceklerini söyledi. Bu korkutma kızlardan pek zayıf, pek ürkek bir yaradılışta olan birinin gözlerinden yaşlar akmasına yol açtı, bu kabaca davranıştan ötürü kızların ikisi de öbür öğrencilerin hepsini dehşete düşüren bir çabuklukla dışarı fırladılar.

      Bn. Cheggs bir kere daha yanlarına yaklaşarak:

      – Size öyle haberlerim var ki! dedi. Alick, Sophy’ye öyle şeyler söylüyordu ki! Vallahi, inanın bana, bu çok ciddi, çok kesin; orası belli.

      Bn. Wackles:

      – Ne diyordu, şekerim? diye sordu.

      – Her türlü şeyi söylüyordu. Nasıl açık konuştuğunu düşünemezsiniz.

      Richard Swiveller daha fazlasını dinlememenin doğru olacağını düşündü, dansa ara verilmesinden, Bay Cheggs’in yaşlı kadına saygı gösterisinde bulunmak üzere o yana yaklaşmasından yararlanarak, büyük bir dikkatle büründüğü bir vurdumduymazlık havası içinde, kapıya doğru yürüdü. Yolu üzerinde o şahane lüle lüle saçları içinde, zayıf bir yaşlı adamla kırıştırmakta olan Jane Wackles’e rastladı (Daha iyisi bulunmayınca eldekiyle yetinmek iyi olur.). Kapının hemen yakınında da Sophy oturuyordu. Genç kız Cheggs’in göstermiş olduğu ilgiden ötürü hâlâ heyecan, şaşkınlık içindeydi. Richard Swiveller de kızın yanında bir saniye kadar durup, bir iki kelimeyle vedalaştı. Üzgün bir hâlle kıza bakarak: “Kayığım kıyıda, kalyonum denize açıldı ama ben bu kapıdan geçip gitmeden önce size elveda diyeceğim.” diye mırıldandı.

      Çevirdiği oyunun sonunda neşesi kaçan Sophy de:

      – Gidiyor musunuz? diye sordu ama, yine de ilgisiz görünmeyi başardı.

      Dick:

      – Gidiyor muyum? diye acı acı bağırdı. Evet, gidiyorum. Ne olmuş yani?

      – Hiç… Yalnız, daha çok erken de. Yine de siz gönlünüzün efendisisiniz, nasıl isterseniz öyle yapın.

      Dick:

      – Kendimin hanımı da olsaydım sizi hiç düşünmeye kalmadan çeker giderdim, dedi. Ben sizin dürüst bir kız olduğunuza inanmıştım, bu inancımdan ötürü de mutluydum; şimdi de hem böylesine güzel, hem böylesine aldatıcı bir kızı tanıdığım için üzgünüm.

      Sophy dudağını ısırdı, uzakta kana kana limonata içmekte olan Alick Cheggs’e büyük bir ilgiyle bakıyormuş gibi yaptı.

      Dick, gelişinin gerçek amacını biraz da unutmuş gibi görünerek:

      – Buraya bağrım açılmış, yüreğim kabarmış, duygularım uyanmış bir hâlde gelmiştim, dedi. Anlaşılan, öyleyken yine de anlatılmasına imkân olmayan duygularla gidiyorum; bu gece, en iyi duygularımın hiç edilmiş olması gerçeğini içimde duyarak gidiyorum.

      Sophy, yere indirilmiş gözlerle:

      – Ne demek istediğinizi anlamadığıma eminim, Bay Swiveller, dedi. Şey ettimse özür dilerim…

      – Özür mü dilersiniz, küçük hanım? Bir Cheggs’e sahip olduğunuz için mi özür diliyorsunuz? Ben ise size çok iyi bir gece diliyorum. Yalnız, sözlerimi bitirirken şunu da belirtmek isterim ki şu sırada benim için büyümekte olan bir genç hanım var; bu hanım ancak kendisi bakımından çekici olmakla kalmayıp büyük bir servete de sahiptir, bir akrabasına beni kendisiyle evlenmeye ikna etme görevini vermiştir; ben de, ailesinin bazı fertlerine karşı saygı beslediğim için, evlenme sözü verdim. Genç, sevimli bir kızın benim sayemde büyüyüp genç bir hanım olmaya hazırlanması, benim için de şimdi para biriktirmesi gerçekten hoşa gidecek bir durum. Bunu işitmekle sizin de sevinç duyacağınıza inanıyorum. Bundan şöyle bir söz edeyim dedim. Şimdi bana, bu kadar uzun bir süre dikkatinizi dağıttığımdan ötürü özür dilemek kalıyor. İyi geceler.

      Richard Swiveller evine gelip de, elinde fanus, lambanın üzerine eğildiği sırada:

      – Bütün bunların arasından fırlayan bir tek iyi şey var, diye kendi kendine söylendi. O da, artık Fred’in küçük Nelly ile ilgili tasarısında onunla kalp kalbe, el ele, diz dize birlikte olmam meselesi. Benim bu tasarıya böyle kuvvetle bel bağlamama da elbette sevinecektir. Yarın her şeyi öğrenecek. Şimdi ise, vakit bir hayli geciktiğine göre, ben de gözümü kapayıp uykudan biraz nasibimi almaya çalışayım.

      Nasip istenir istenmez alındı. Birkaç saniye içinde derin


Скачать книгу