Doğumunun 100. Yılında Cengiz Dağcı'ya Armağan. Анонимный автор
Читать онлайн книгу.1991 yıllarında dünya siyasetine yön veren en büyük güç odaklarından biri olan SSCB, toplumsal açıdan insanlık tarihinde benzerine az rastlanır bir toplum mühendisliği deneyine de sahne olmuştur. Kırım Türk edebiyatının büyük ismi Cengiz Dağcı, Onlar da İnsandı romanında bir Türk köyünün 1920’li yıllarda yaşadığı hızlı dönüşümü, ahlakî erozyonu ortaya koyarak bu devasa deney için bir vaka analizi örneği sunar. Romanın adının da ima ettiği şekilde Dağcı, Sovyet devlet aygıtının hesaplarının, işleyişinin “insan” faktörünü nasıl hiçe saydığını gözler önüne serer. Dağcı’nın bu eseri yalnızca Kırım Türklerinin trajedisinin değil, aynı zamanda SSCB idaresi altında yaşayan, rejim için bir tehdit olarak algılanan bütün toplumların ve bireylerin trajedisinin bir anlatımıdır. Tarih, Cengiz Dağcı’yı haklı çıkarmış; insanı hiçe sayan politikalar en nihayetinde SSCB’nin sonunu getirmiştir.
KAYNAKÇA
DAĞCI, C. (2018) Onlar Da İnsandı, 26. bs., Ötüken Neşriyat, İstanbul.
FUKUYAMA, F. (1997) Social Capital, http://gen.lib.rus.ec/book/index.php?md5=-63BA7BADA29FC47AF1F7FC5EC48484B1
GOVİER, T. (1997) Social Trust and Human Communities. McGill-Queen’s Press – MQUP.
HOBBES (Author), T.– TUCK (Editör), R. (1996) Leviathan: Revised student edition (Rev Stu), Cambridge University Press, http://gen.lib.rus.ec/book/index. php?md5=55D88A30FCD5DF5A1FCB993251C56CDF
MESSNER, S. F.– ROSENFELD, R., BAUMER, E. P. (2004) Dimensions of Social Capital and Rates of Criminal Homicide, American Sociological Review, 69(6), 882-903. https://doi.org/10.1177/000312240406900607
MÖLLERİNG, G. (2001) The Nature of Trust: From Georg Simmel to a Theory of Expectation, Interpretation and Suspension, Sociology, 35(2), 403-420. https:// doi.org/10.1177/S0038038501000190
NW, 1615 L. St, Washington, S. 800, & Inquiries, D. 20036 U.-419-4300 | M.-419-4349 | F.-419-4372 | M. (2008, Nisan 15). Where Trust is High, Crime and Corruption are Low | Pew Research Center, http://www.pewglobal. org/2008/04/15/where-trust-is-high-crime-and-corruption-are-low/
ÖZCAN, B.-BJORNSKOV, C. (2011) “Social trust and human development”, The Journal of Socio-Economics, 40(6), 753-762. https://doi.org/10.1016/j. socec.2011.08.007
Putnam, R. D. (2007) E Pluribus Unum: Diversity and Community in the Twenty-first Century The 2006 Johan Skytte Prize Lecture. Scandinavian Political Studies, 30(2), 137-174. https://doi.org/10.1111/j.1467-9477.2007.00176.x
Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlük, http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK.GTS.5bb1fd179ce0a6.28905115
Zinoviev, A. (1986) Homo Sovieticus (First Edition-First Printing edition), Atlantic Monthly Pr., Boston.
Cengiz Dağcı’nın Söz Varlığı Üzerine
Şair ve yazarlar, edebî eserlerini çoğunlukla kendi ana dilleriyle yaratma yolunu seçerler. Bu, son derece doğal bir durumdur. Ancak Türk dünyası yazar ve şairlerinin bir kısmı bu geleneğin dışında farklı diller ya da Türkçelerle yazmak zorunda kalmışlar ya da yazmayı tercih etmişlerdir. Bu mecburiyet ve tercihlerin ve Türk aydınları üzerindeki yaptırımının ne olduğu, alan araştırmacıları tarafından üzerinde durulan noktalardan biridir.
Cengiz Dağcı, ülkesinde yazmaya başlayan, savaş nedeniyle bu faaliyetine ara verip, savaşın ardından yazamadığı yıllarda tuttuğu notlardan hareketle yazmaya devam eden ve eserlerinin tümünü Türkiye Türkçesiyle yayımlayan bir Kırımlı Türk yazarıdır.
Yazarın, eserlerinde kullandığı dil üzerinde konuşabilmek için bazı noktaları göz önünde bulundurmak ve buna göre değerlendirme yapmak son derece gereklidir. Çünkü Dağcı, hayatının ilk yıllarında Kuzey Türkçesine dâhil Kırım Tatar Türkçesini kullanmış, daha sonra da yabancı bir ülkede Türkçenin başka bir koluyla Türkiye Türkçesiyle, yazmak durumunda kalmıştır. Türkiye Türkçesiyle olan yakınlığında gençlik yıllarında aile büyükleri aracılığıyla okuduğu Türk romancıları ve hikâyecilerinin etkisi büyüktür. Yazar, bu etkiyi sağlayan kişiyle – küçük amcası Seyit Ömer Dağcı ile – ilgili olarak eserlerinde bilgiler vermiştir. Söz konusu okumalar, Cengiz Dağcı’nın Türkiye Türkçesiyle yazmaya karar vermesinden itibaren daha da artmıştır. Bununla beraber, Kırım Yalı boyu ağzının Türkiye Türkçesine yakınlığı da onun eserlerinde Türkiye Türkçesini kullanmasını kolaylaştırmıştır.
Kendisiyle ilgili araştırmalardan edinilen ayrıntılara göre yazar, İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşadıklarını kaydettiği defterleri Türkiye Türkçesine aktararak Türkiye’deki yayınevlerine göndermiştir. Ayrıca Korkunç Yıllar ve Yurdunu Kaybeden Adam müsveddelerini de önce Kırım Türkçesiyle yazmış, ardından Türkiye Türkçesine çevirmiştir (Şahin, 2017: 240).
Savaş yıllarında tuttuğu notları, kendinin ve çevresindekilerin yaşadıklarını anlatan Cengiz Dağcı’nın eserleri edebi niteliğinin yanında tarihi birer belge olma niteliği de taşımaktadır. Ancak, yazarın eserleri üzerinde dil incelemesi yapabilmek, tuttuğu, daha sonra yayınlanmak üzere gönderdiği notlar Türkiye’deki yayınevlerinde bir redakte aşamasından geçtiği için yoğun dikkat gerektirmektedir. Bununla beraber yazarın edebi hayatının başlarında yazdığı şiirler üzerinde dil incelemesi yapılmaya çalışılmıştır (Boz-Kamacı-Aslan, 2017: 73-79). Bunun gibi diğer eserleri üzerinde de temkinli olmak koşuluyla bu yönde çalışmalar gerçekleştirilebilir.
Bu bildiride ise yazarın eserlerindeki genel dil özellikleri ve söz varlığı ele alınmaya çalışılacak, konuya daha sağlıklı bir biçimde odaklanabilmek için yazarın sadece Anneme Mektuplar adlı eseri üzerinden inceleme gerçekleştirilecektir.
Anneme Mektuplar, roman türünde 1980’li yılların Londra’sında geriye dönüşlerle Kırım sürgün yıllarından bir Anneye hatıra, mektup teknikleriyle yazılmıştır. 15 mektuptan oluşan roman, her mektupta başka bir konuyu ele alır. Mesela ilk mektupta yazar Londra’dan ve oradaki yaşamından bahseder, Kızıltaş’taki yıllarıyla karşılaştırmalar yapar. Üçüncü mektupta Akmescit yılları anlatılır. Dördüncü mektupta Akmescit yılları, yazarın Akimova ile tanışması, Kızıltaş tasvirleri, yazarın babasının sürgünü anlatılmaktadır. Beşinci mektupta ise Akimova ve yazar arasındaki iletişimler anlatılır. Dokuzuncu mektupta bir mektupla Akimova verem hastalığına yakalandığı için, yazar ile görüşmeme kararını yazdığı mektubu gönderir. On üçüncü mektupta ise Akimova’nın ölümü ve yazarda bıraktığı etkiler anlatılır. Son olarak on beşinci mektupta ise yazar sürekli yüzleşme ve çatışma içindedir. Halüsinasyonlar görmeye başlar ve ucu açık bir sonla roman biter (Kök, 2017: 261).
Bu bildiri hazırlanırken eserin Ötüken Yayınlarına ait, 2016 yılında gerçekleştirilen 6. Baskısı kullanılmıştır. Bu ayrıntıyı vermemizin sebebi, doğrudan bildiri konusuyla ilgisi olmasa da kitapta noktalama işaretlerinin gereksiz ve yanlış kullanımına dair çok sayıda örneğin yer almasıdır. Cengiz Dağcı gibi bir yazarın, okuyucuya anlatımı bozacak, anlamayı güçleştirecek şekilde aktarılmasının doğru olmadığını öncelikle belirtmek gerekmektedir:
“İki yıl olmadı yeni gözlük alalı; gene de, duraklarda güçlükle görebiliyorum yaklaşan otobüslerin numaralarını.” (Dağcı, 2016: 49) “Sen bilmiyorsundur belki; hayatımız hâlâ yasalarla sınırlı: Kızıltaş’ta ikamet etmemiz yasak.” (Dağcı, 2016: 49)
“Şaşmamak elde değil Grimm Kardeşlerin masalımızı
13
Prof. Dr., Bursa Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
14
Arş. Gör., Bursa Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.